Ivan
Pavlov’un etkisi çağdaş psikolojinin pek çok alanında yoğun bir
şekilde hissedilir. Çağrışım veya öğrenme alanlarında yapmış olduğu
çalışmaları çağrışımcılığın geleneksel uygulamadan öznel fikirlere,
tamamen nesnel ve niceliksel içsalgıbezi salgılarına ve kas
hareketlerine doğru yön değiştirmiştir. Sonuç olarak, Pavlov’un
çalışmaları John B. Watson’a davranışı araştırmanın yeni bir yolunu,
davranışı kontrol etmenin ve değiştirmenin bir yöntemini sağlamıştır.
Pavlov’un Hayatı (1849-1936)
Tam adı Ivan PETROVİTCH PAVLOV.
Pavlov Rusya’nın bir taşra kasabasında, bir köy papazının 11 çocuğunun
en küçüğü olarak dünyaya gelmiştir. Böyle büyük bir ailedeki konumu
ona, tüm hayatı boyunca sürdüreceği özellikleri olan erken yaşlarda bir
sorumluluk ve çok çalışmayı getirmişti. Pavlov 7 yaşında kafasından
önemli bir darbe almasıyla sonuçlanan bir kaza sebebiyle 11 yaşına dek
okula devam edemedi.
Babası onu evde eğitti. Pavlov 1860
yılında papazlığa hazırlanma niyetiyle yöresel teoloji okuluna girdi.
Ancak Darwin’i okuduktan sonra fikrini değiştirdi. St. Petersburg
Üniversitesi’ne devam edebilmek için yüzlerce mil yürüdü. Uzmanlık
alanı olarak hayvan psikolojisini seçmişti.
Pavlov üniversite eğitimi ile Rus toplumunda üçüncü bir sınıf olarak doğan aydınlar sınıfına dahil oldu:
Geldiği köylü sınıfı için çok zeki
ve çok iyi eğitimli, fakat asla ulaşamayacağı aristokrasi sınıfı içinse
çok sıradan ve çok fakirdi. Bu tür sosyal koşullar çoğunlukla kendini
özellikle işine adamış, tüm yaşamını kendi varlığını haklı gösteren
düşünsel uğraşılar etrafında odaklayan bir insanı ortaya koyardı. Aynı
şey Pavlov içinde geçerliydi: kendisini kuramsal bilime ve deneysel
araştırmalara fanatik düzeyde adayan Pavlov bir Rus köylüsünün
yalınlığı ve enerjisi ile desteklenmişti(Miller, 1962, s. 177).
Pavlov 1875’te mezun oldu ve tıp
eğitimine başladı. Ancak tıp eğitimine başlama sebebi bu alanda
çalışmak değil, fizyoloji araştırmaları alanında bir kariyer edinme
umudu idi. İki yıl Almanya’da çalıştı ve St. Petersburg Üniversitesi’ne
dönerek burada bir laboratuar asistanı olarak birkaç zor yıl geçirdi.
Pavlov’un kendini araştırmaya adaması
çok önemlidir. Pavlov’un tek amaçlılığı ücret, giyim veya yaşam
koşulları gibi pratik meselelerle başka yönlere dağılmadı. Neyse ki
1881’de evlendiği karısı Sara hayatını Pavlov’u günlük sıradan
meselelerden korumaya adamıştı. Evliliklerinin ilk yıllarında Pavlov’u
çalışmalarından alıkoyacak hiçbir şeye Sara’nın izin vermemesi
konusunda mutabık kalarak bir antlaşma yapmışlardı. Pavlov dostça vakit
geçirmek için Cumartesi ve Pazar günleri hariç asla içki içmeyeceğine
ve kumar oynamayacağına söz vermişti. Pavlov eylülden mayısa dek
haftanın yedi günü çalışarak ve yazılarını memleketinde geçirerek
hayatı boyunca bu katı programı izledi.
Günlük işlere olan kayıtsızlık özelliği
o dereceydi ki , karısı Sara maaşını alma zamanı geldiğinin sıklıkla
kendisine hatırlatmak durumunda kalıyordu. Bir defasında karısı Pavlov
için “ O kendi kendisine bir takım elbise alma konusunda
güvenilemeyecek birisidir.” yorumunu yapmıştı. Pavlov için
araştırmalarından başka hiçbir şeye önemli değildi. 73 yaşındayken
laboratuarına gitmek için tramvaya binmiş ve tramvay henüz durmadan
inmeye çalıştığı için düşüp bacağını kırmıştı. “Pavlov aceleciydi,
tramvayın durmasını bekleyemezdi. O sırada orada bulunan ve olaya şahit
olan bir kadın ‘ Vay canına! Burada çok zeki ama ayağını kırmadan
tramvaydan nasıl ineceğini bilmeyen bir adam var’ “ demişti ( Gannt, 1979, s. 28).
Pavlov 1890 yılına dek ( 41 yaşına
kadar ) yoksulluk içerisinde yaşadı ve en sonunda St. Petersburg’da
Askeri Tıp Akademisinde farmakoloji profesörlüğü görevini aldı.
Evliliğinden sonraki bir süre bir apartman dairesi tutmaya güçleri
yetmediğinden kendisi laboratuardaki portatif bir yatakta uyurken
karısı bir akrabalarının yanında kalıyordu. Pavlov 1883 yılında doktora
tezini hazırlarken ilk çocukları doğdu. Doktorların dediğini göre
zayıf ve sağlıksız olan bu çocuk annesinin ve kendisinin kırsal bir
bölgede dinlememesi durumunda ölecekti. Büyük çabalar sonucu böyle bir
yerdeki akrabalarının yanına yolculuk için gereken parayı ödünç
bulabildiler fakat çok geç kalınmıştı ve bebek öldü. Altı yıl sonra
hala çok yoksullardı ve karısı Sara işle ikinci oğlu tekrar
akrabalarının yanında pansiyoner olarak kalmak durumundaydılar.
Pavlov’un maddi problemlerinden haberdar olan bir grup öğrencisi kendi
istekleri üzerine bazı konferanslar veren Pavlov’un emeğinin bir
karşılığı olduğu vesile ile ona bir miktar para verdiler. Fakat Pavlov
bu paranın da tamamını laboratuardaki hayvanlar için harcadı ve kendine
bir şey bırakmadı. İşine karşı sorumluluğu çok yüksekti ve kendisini
adamıştı, bu yüzden maddi zorluklar onu bunaltmıyordu.
1923 yılında New York’taki bir
konferansa katılmak için ABD2ye gittiğinde 2.000 dolarını çaldırdı.
Dinlenmek için bir banka oturmuş ve evrak çantasını yanına koymuştu.
Kalabalıkları seyrederken dalmış ve çantasını unutmuştu. Gitmek için
ayağa katlığında çantasının yok olduğunu gördü. Bu olay üzerine “İnsan
ihtiyaç sahiplerini şeytana uyduracak şeyleri ortada bırakmamalı”
demişti (Gerow’dan alıntı, 1986, s. 42).
Pavlov’un, daha çok laboratuar
asistanlarına yönelttiği şiddetli duygusal patlamaları oluyordu.
Bolşevik Devrimi (1917) sırasında bir asistanını deneye 10 dakika geç
geldiği için cezalandırmış, dışarıdaki savaşı araştırmalarına
karıştırmamıştı. “ sen laboratuara çalışmak için geldiğinde şu devrim
neyi değiştirebilir” diye bağırmıştı (Gantt, 1979, s. 28). Bu
öfke patlamaları genellikle çabucak unutulurdu. Öğrencileri
kendilerinden ne beklendiğini tam olarak bilirlerdi. Pavlov onlara bunu
söylemekte asla tereddüt etmezdi. İnsanlara karşı tavrı dürüst ve
güvenilirdi.
Pavlov bir şeyler anlatırken
meslektaşlarını ve öğrencilerini büyüleyebilme yeteneğine sahip
mükemmel bir öğretmen olarak tanınırdı. Tartışmalarda merhametsizdi,
bununla birlikte eğer hata yapmışsa-ki bu çok enderdi- bunu kabul
etmeye hazırdı. Öğrencileri tarafından oldukça sevilen Pavlov,
öğrencilerini ders sırasında kendi konuşmasını kesmeye ve soru sormaya
teşvik eden ender öğretmenlerden biriydi. Ayrıca laboratuarında kız
öğrencilerin ve Yahudi öğrencilerin çalışmasına izin veren birkaç Rus
bilim adamından birisiydi. Gelişmiş bir mizah yeteneği vardı ve
kendisine şaka yapılmasından hoşlanırdı. Cambridge Üniversitesi’nden
şeref payesi aldığında birkaç öğrencisi balkondan bir ip sarkıtarak
Pavlov’un kucağına doldurulmuş oyuncak bir köpek bırakmışlardı. Pavlov
bu köpeği apartmanında masasının yanında muhafaza etmişti (New York Times, 23 Eylül, 1984).
Sovyet rejimi ile olan ilişkileri
karmaşık ve zordu. Sovyet hükümetini ve devrimi açıktan eleştiriyordu.
Stalin’e tehlikeli derecede keskin ve kızgın protesto mektupları yazmış
ve yönetimden hoşnut olmadığını göstermek üzere Rus bilim
toplantılarını boykot etmişti. Nihayet 1933’de yönetimi onaylamış ve bu
yönetimin Rus halkını bir araya toplama konusunda bazı başarılar elde
ettiğini kabul etmişti. Hayatının son üç yılında, 16 yıl boyunca
eleştirdiği otoritelerle barış içinde yaşamıştı. Bu tavrına rağmen
meslek hayatı boyunca araştırmaları için hükümetten oldukça cömert
yardımlar almış ve hükümet baskısından uzak olmuştur.
Pavlov2un otobiyografisinden alınan aşağıdaki pasaj onun hayata karşı tutumunu özetler:
Hayatıma dönüp baktığımda kendimi
mutlu ve başarılı bir insan olarak tanımlayabilirim. Hayattan
beklenebilecek her şeye sahip oldum: hayata başladığım ilkelerin
tamamen kavranması. Mutluluğu zihinsel ve bilimsel çalışmalarda bulmayı
hayal ettim- ve buldum. Hayata bana arkadaş olabilecek bir insan
istedim ve bu arkadaşlığı karımda buldum… profesörlüğümden önce
hayatımızın tüm sıkıntılarına sabırla katlanan, benim bilimsel
tutkularımı daima destekleyen ve benim kendimi laboratuarıma adamam
gibi kendisini ailemize adayan karıma minnet borçluyum. Hayattan, bazen
uygun olmayan yollarla, nerdeyse el etek çektim ve bundan pişman olmak
için bir sebep görmüyorum; hatta tersine bu tavrımda beni şimdi
teselli eden şeyler buluyorum (1955, s.46).
Pavlov neredeyse hayatının son anına
dek bir bilim adamı olarak yaşadı. Ne zaman hastalansa kendini
incelerdi ve öldüğü günde bir istisna olmadı. Bir nöropatolog çağırdı
ve semptomlarını tarif etti. Zatürreeden oldukça zayıf düşmüş olmasına
rağmen “beynim iyi çalışmıyor, obsesif duygular ve istemsiz hareketler
ortaya çıkıyor; kangren yerleşiyor olabilir” demişti. Bir süre için,
Pavlov uykuya dalana dek bu belirtilerin anlamını tartışmışlardı.
Uyandığında kalkmış, elbiselerini aramaya başlamış, tüm yaşamı boyunca
sergilediği aynı sabırsız enerjiyi göstermeye başlamıştı.
“Kalkma zamanı” demişti. “Bana yardım et, beni giydir”. Ve bu sözlerle birlikte yatağa düşmüş ve ölmüştü (Gantt, 1941, s. 35).
Şartlı Tepkiler
Pavlov farklı ve üretken meslek yaşamı
boyunca üç araştırma problemi üzerinde çalışmıştı. Birincisi kalp
sinirlerinin işlevleriyle, ikincisi birincil sindirim bezleriyle
ilgiliydi. Sindirim üzerine yaptığı hayranlık uyandıran araştırması onu
dünya çapında tanınan biri yapmış ve 1904’ de Nobel Ödülü’nü
kazandırmıştı. Psikoloji tarihinde hayatsal bir öneme sahip olana
üçüncü araştırma alanı şartlı tepkiler (conditioned
reflexes) idi. Bu araştırma Pavlov’un kariyerinin yönünü değiştirmiş ve
psikolojinin gelişimini derinden etkilemişti.
Şartlı refleksler kavramı (pek çok
önemli bilimsel gelişmeler gibi) tesadüfi bir keşiften üretilmiştir.
Sindirim bezleri hakkındaki çalışmasında Pavlov, denek olarak
kullandığı köpeklerin sindirim salgılarını bedenin dışında, gözlenip
ölçülebileceğini ve kaydedilebileceği bir yerde toplamak üzere cerrahi
bir metod kullanmıştı. Belirli bir bezin salgılarını, sinirlere ve kan
miktarına zarar vermeden bedenin dışındaki bir tüpe yöneltmek için
cerrahi işlemler zordu. Pavlov bu işlemleri yaparken hatırı sayılır bir
zeka ve teknik beceri göstermişti.
Çalışmalarının bir yönü, köpeğin ağzına
bir yiyecek parçası konulduğunda istemsiz olarak salgılanan salyanın
işlevleriyle ilgiliydi. Pavlov bazen salgının hayvanın ağzına henüz
yiyecek konulmadan salgılandığını fark etti. Vaktinden önce gelen bir
salya akıntısı söz konusuydu. Köpekler yiyeceği veya onları düzenli
olarak besleyen adamı gördüklerinde ve hatta adamın ayak seslerini
duyduklarında salya salgılıyorlardı. Öğrenilmemiş salgı tepkisi ile
salgı refleksi her nasıl olmuşsa daha önce beslenmeyle ilişkilendirilen
uyarıcıyla bağlantılı düşünülmüş veya bu uyarıcıya şartlanmıştı. Bu
“ruhsal” refleksler (Pavlov’un dediği şekilde) hayvanda gerçek
uyarıcıdan (yiyecek) önce başka bir uyarıcı tarafından uyandırılıyordu
ve Pavlov bunun, diğer uyarıcıların (bakıcının görüntüsünün veya
sesinin) yiyeceğin yutulması ile sık sık birleştirilmesinden
kaynaklandığını anladı. Çağrışımcılar bu olguyu “olayın sıklığı yoluyla
çağrışım” şeklinde adlandırdılar.
Pavlov araştırmanın fiziksel
niteliğinden ötürü uzun süre bu gözlemi sürdürüp sürdürmeyeceğine dair
kuşkular yaşadıktan sonra, 1902’de bu ruhsal refleksleri araştırmaya
karar verdi. Ve kısa bir süre içerisinde yeni bir araştırma alanına
yönelmiş oldu.
Pavlov (tıpkı Thorndike, Loeb ve kendisinden önce gelen diğerleri gibi) hayvan psikolojisinde egemen Zeitgeist
ile uyum içerisindeydi. İlk olarak kendi laboratuar hayvanlarının
ruhsal –zihinsel- deneyimleri üzerinde yoğunlaştı. İlk araştırmalarda
hayvanların istekleri ve muhakemeleri hakkında, hayvanların ruhsal
olaylarını öznel ve insani terimlerle yorumladığı yazılar yazdı. Ancak
bir süre sonra dosdoğru, nesnel bir yaklaşım lehine tüm ruhsal
–zihinsel- ifadeleri bırakmaya karar verdi. Pavlov bu durumu şöyle
anlattı:
Fiziksel salgı bezleriyle ilgili
fiziksel deneylerimizde ilk önce hayvanın öznel durumunu zihnimizde
canlandırarak, yaptığımız deneyin sonuçlarını dikkatlice açıklamayı
denedik. Fakat bu çabamız bir uyuşmazlıktan ve uzlaşma kabul etmeyen
bireysel görüşlerden başka bir şey getirmedi. Ve böylece bize tamamen
nesnel temeller üzerine oturtulmuş araştırmalar düzenlemekten başka bir
yol kalmadı (Cuny, 1965, s.65 ).
Şartlı Refleks Üzerine Çalışmalar
Pavlov’un ilk deneyleri oldukça
basitti. Elindeki küçük bir ekmek parçasını köpeğe yemesi için
vermeden önce gösterdi. Köpek ekmeği görür görmez salgı başlıyordu.
Yiyecek parçası köpeğin ağzına konulduğunda köpeğin gösterdiği salgı
tepkisi sindirim sisteminin zaten doğal olan refleks tepkisidir, bu
tepkinin ortaya çıkması için öğrenme gerekli değildir. Bu yüzden Pavlov
bu tepkiye doğuştan veya koşulsuz tepki ( unconditioned reflexes) adını vermişti.
Bununla birlikte yiyeceğin görüntüsüne
salgı tepkisi vermek reflekse dayanan bir cevap değildi, öğrenilmesi
gerekiyordu. Pavlov bu tepkiye koşullu tepki (conditional response) adını
verdi. Bu tepki koşullu idi çünkü yiyeceğin görüntüsü ile daha sonra
onu yeme faaliyeti zihinde birleştirilerek bir çağrışım oluşturulmuştu.
Pavlov’un çalışmalarının Rusça’dan
İngilizce’ye tercümesinde, Amerikalı bir öğrenci olan W. H. Gannt
koşullu (conditional) kelimesi yerine şarta bağlı, şartlanmış (conditioned) kelimesini
kullanmıştı. Gantt daha sonra yaptığı bu değişiklikten ötürü pişman
olduğunu belirtmiştir. Bununla birlikte ‘şartlanmış refleks’ kabul gören
terim olarak kalmaya devam etmiştir (Fishman & Franks, 1992).
Pavlov kısa bir süre içerisinde
herhangi bir uyarıcının, hayvanın dikkatini korku veya kızgınlık
uyandırmaksızın çekebilmek şartıyla koşullu salya tepkisi
üretebileceğini keşfetti. Bu amaçla zil, sinyal veren bir alet, ışık
veya metronom tıkırtısı kullandı.
Pavlov’un tipik titizliği ve doğruluğu
salyayı toplarken kullandığı detaylı ve karmaşık teknikte de kendini
gösteriyordu. Köpeğin yanağında açılmış bir boşluğa içerisinden salya
salgısının akacağı plastik bir tüp bağlanmıştı. Her bir salya damlası
hassas bir zembereğin üzerinde duran platforma düştüğünde, platformun
hareketi döner bir kabın üzerindeki işaretleyiciyi çalışır hale
getiriyordu. Her bir salya damlasının tam olarak kaydetmeyi mümkün
kılan bu düzenek, Pavlov’un deneysel koşulları standart hale getirmek,
sıkı kontroller uygulamak ve hata kaynaklarından kurtulmak için
gösterdiği kılı kırk yaran çabalarına bir örnek olarak verilebilir.
Pavlov çevreden gelebilecek
müdahaleleri önleme konusunda oldukça kaygılıydı, bu yüzden
araştırmaları için küçük odalar tasarlamıştı. Deneyci diğer bir
hayvanla meşgul olurken deney hayvanı küçük bir odanın içinde koşum
takımına yerleştiriliyordu. Deneyci daha sonra çeşitli koşullandırıcı
uyarıcıları çalıştırıyor, salya topluyor ve hayvana görünmeden yiyeceği
hazırlıyordu.
Bu önlemler Pavlov’u tamamen ikna
edemiyordu. Konuyla ilgisi olmayan uyarıcıların hala deney hayvanlarına
ulaşabileceğine inanıyordu. Bu sebeple daha sonra Sessizlik Kulesi
olarak bilinecek olan, fazladan kalın cam tabakası ile kapatılan
pencereleri, kapatıldığında hava dahi geçirmeyen çift çelik kapılı
odaları ve kuma iyice oturtulan katları destekleyen çelik direkleriyle
üç katlı bir bina dizayn etmişti. Samanla doldurulmuş bir hisar
hendeği binayı çepeçevre sarmıştı. Titreşimlerin, seslerin, ısı
farklılıklarının, kokuların ve hatta hava akımının dahi deney ortamını
etkilemesi önlenmişti. Deney hayvanlarını, maruz kaldıkları
koşullandırıcı uyarıcıdan başka bir şeyin etkilememesi sağlanmıştı.
Tipik bir koşullanma deneyi şu şekilde
yapılır. Koşullu uyarıcı -örneğin bir ışık- verilir. Hemen ardından
koşulsuz uyarıcı –yiyecek- hemen gösterilir. Birkaç kez yiyecek-ışık
çiftinin gösterilmesinden sonra hayvan ışığın görüntüsüne salya
salgılar. Ve böylece hayvan koşullu uyarıcıya tepki vermeye şartlanmış
olur. Işık ve yiyecek arasında bir bağ veya çağrışım kurulur. Öğrenme
veya şartlanma, birkaç defa ışığı yiyecek takip etmedikçe gerçekleşmez.
Bu nedenle, öğrenmenin oluşabilmesi için pekiştirme (reinforcement), yani besleniyor olma gereklidir.
Koşullu tepkilerin şekillenmesi
araştırmalarına ek olarak Pavlov ve arkadaşları, hepsi günümüz
psikoloji literatüründe gayet iyi tanınan terimler olan pekiştirme,
sönme, kendiliğinden geri gelme, genelleme, ayırt etme ve üstelli
koşullanma gibi diğer olguları araştırdılar. Meslekten yaklaşık 200
kişi Pavlov ile çalışmak için gelmişti. Uzun bir döneme yayılan bu
deneysel program Wundt’tan bu yana herhangi bir araştırma girişimindeki
insanların toplamından fazla insanı kapsamıştı. Dikkat edilirse
koşullanma durumu tek başına basittir, fakat cevaplandırılması sabır
dolu yıllar ve deneysel çabalar gerektiren pek çok soruyu beraberinde
getirmişti.
Pavlov bulguları hakkında 1923’de, yani
araştırmasından 20 yıl sonra, başlangıç niteliğinde bir rapor
hazırladı. Araştırmalarının başlangıcından sonuçlarının rapor
edilmesine dek geçen uzun ara, sadece problemin çok geniş faaliyet
alanını değil, Pavlov’un bilimsel güvenilirliğini de test etmişti.
Pavlov onları açığa vurmadan önce, bulgularının geçerliliğinden ve
tamlılığından emin olmak istiyordu.
KAYNAK:
SCHULTZ, Duane P.& SCHULTZ, Sydney Ellen (2002) A History Of Modern Psychology
No comments:
Post a Comment