HAPİSANENİN
DOĞUŞU - GÖRÜLMEDEN GÖZETİM ALTINDA TUTAN HAPİSANE SİSTEMİ (M. FOUCAULT)
Disiplin
mekanizmaları genel olarak iki tarz belirlemektedir:ikili ayırım ve işaretleme
ve baskı altına alıcı ayırma, farlılaştırıcı dağıtım. Yani bir yandan bireyin
nasıl birisi olduğu belirlenmekte, bir yandan da onun bulunması gereken yer,
uygulanması gereken disiplin belirlenmektedir. Bir yandan cüzamlılar vebalı
hale getirilmekte, bir yandan da onun cüzamlı olduğunu belirterek kovma
mekanizmalarının kullanılmasına izin vermektedir.
Foucault
gözetimi sadece örgütler açısından değil, toplumun genelinde daha geniş bir
disiplin bağlamında ele almıştır. Foucault’dan sonra gözetim, sosyal teoride
merkezi bir öneme sahip olmuştur. Ona göre modern toplumun kendisi disipliner
bir toplumdur. Bu toplumda iktidar teknikleri ve stratejileri daima var
olmuştur. Bunlar başlangıçta ordular, hapishaneler ve fabrikalar gibi belli
kurumlar içinde gelişseler bile etkileri sosyal hayatın dokusuna nüfuz
etmiştir.
Panopticon
Bentham’in kurguladığı bir hapishanedir ve Foucault bu mimari yapıyı metafor
olarak kullanır. Bu hayali hapishaneye göre çevrede halka halinde bir bina,
merkezde bir kule; bu kulenin halkanın iç cephesine bakan geniş pencereleri
vardır. Çevrede bina hücrelere bölünmüştür; bunlardan her biri binanın tüm
kalınlığını kat etmektedir. Bunların biri içeri bakan ve kuleninkilere karşı
gelen, diğeri de dışarı bakan ve ışığın hücreye girmesine olanak veren ikişer
pencereleri vardır. Bu durumda merkezi kulede tek bir gözetmen ve her bir
hücreye tek bir deli, bir hasta, bir mahkum, bir işçi, veya bir ilk okul çocuğu
kapatmak yeterlidir. geriden gelen ışık sayesinde, cevre binaların içindeki
küçük siluetleri olduğu gibi kavramak mümkündür. Burada her oyuncu tek
başınadır, tamamen bireyselleşmiştir ve sürekli olarak görülebilir durumdadır.
Görülmeden gözetim altında tutmaya olanak sağlayan düzenleme, sürekli görmeye
ve hemen tanımaya olanak veren mekansal bir düzenleme oluşturmaktadır. Yani
bilindik hücre ilişkisi tersine çevrilmektedir. Artık orada yoksun bırakılan
ışık panopticonda gözetimin bir parçası haline gelmiştir. Birey görülmekte ama
görememektedir, bilginin bir nesnesi haline gelmiştir.
Bu; her bireyin
sürekli olarak verilerinin kaydedildiği, incelendiği ve canlılar, hastalar ve
ölüler olarak ayrıldığı bu kapalı, parçalara ayrılmış ve her noktası gözetim
altında olan mekanda, bütün bu unsurlar bütüncül bir disiplinsel düzeneğin
modelini meydana getirmektedir. Bireyler deli-akıllı, hasta-sağlıklı gibi ikili
ayırıma tabi tutulmakta, bu ayırım sonucunda da çok detaylı bir gözetim söz
konusu olmakta.
Gözlem mekanizmaları
sayesinde iktidar, insanların tutumları üzerinde daha etkin olmakta, daha fazla
nüfuz olanağı sağlamaktadır. İktidarın tüm ilerlemelerin üzerinde bir bilgi
artışı yer almakta ve bu iktidarın icra edildiği bütün yüzeylerin üzerindeki
bilinecek nesneleri keşfetmektedir. Mahkumu iyi davranmaya, deliyi sakin
olmaya, işçiyi çalışmaya, okul çocuğunu özenli olmaya, hastayı tedaviye uymaya
zorlamak için güç kullanmaya gerek kalmamaktadır.Sistem mahkumlara yeni suç
işleme şansı, deliye kendine veya bir başkasına zarar verme fırsatı, okul
çocuğuna kopya çekme yada yaramazlık yapma şansı,işçiye kaytarma şansı
tanımamaktadır.
Panopticon
mekanizmasında artık kapalı tutulanlar için gözetmenin yerinde bir belirsizlik
vardır. Bu bir gardiyan, çocuk,meraklı bir adam,başka bir deli, bir köpek yada
hiç kimse olabilir. Gözetlenen hep öyle düşünmek zorunda olsa bile her an
gözetlenmiyor da olabilir. Panopticon’ un etkisi de buradan kaynaklanmaktadır.
Sürekli olarak bir gözetlenme hissi uyandırmak. Görülmeden gözetleyenin sürekli
gözetlediğini düşünmek. Böylelikle sistem gözetlenenin de içine alındığı bir
iktidar oluşturmaktadır. Yani gözetlenen sürekli iktidarı ensesinde
hissetmekte, kendi kendinin gözetleyicisi olmaktadır.
Bu sebeple
Bentham, iktidarın görünür ve varlığı ispatlanamaz olduğu görüşündedir.
Görünürdür çünkü gözetlenen için sürekli bir gözleyen, bir iktidar mevcuttur.
Varlığı ispatlanamaz çünkü mahkum sürekli gözetlendiğini düşünse bile aslında
onun düşündüğü gibi sürekli olmak zorunda değildir.
Panopticon iktidarı
otomatikleştiren, bireysellikten çıkaran, iktidarı da sistemin içine alan bir
mekanizmadır.Bir oto kontrol sistemi kendiliğinden oluşmaktadır.Mahkum kendini
iktidarın yerine koyarak sürekli bir gözetleme mekanizmasının içinde kendini
kontrol etmek zorunda kalacaktır. İktidarı kendi üzerinde kendiliğinden etkin
kılacaktır. Dolayısıyla iktidar artık bedeni olmayana yönelmektedir. Yani onun
fiziki bir karşılığının olmasının çok da bir önemi yoktur. Çünkü gözetlenen
oluşturduğu oto kontrol sistem içinde kendisi hem iktidar hem de gözetlenendir.
Panopticon bir
yandan da bir çeşit laboratuar olma özelliğine sahiptir. Dolayısıyla mahkumlara
yeni ceza uygulamaları, hastalara yeni ilaçlar ve tedaviler, çocuklara yeni bir
eğitim sistemi, işçilere farklı mesai uygulamaları getirilebilinir. Sonuç
olarak çok farklı tartışma konuları ve buna bağlı olarak farklı deneyimler elde
edilebilir.
Panopticon
tarzı, vebaya uğramış kentten farklı olarak, iktidarın insanların gündelik
hayatlarıyla olan ilişkisini tanımlamanın bir biçimi olarak algılanmalıdır. O
ideal biçimde geliştirilmiş olan bir iktidar sisteminin diyagramıdır,her
durumda özel kullanımlardan kopartılabilen ve kopartılması gereken siyasal bir
teknoloji biçimidir.
Panopticon içine
yerleştirdiğiniz insana göre birçok farklı göreve sahiptir: mahkumu
cezalandırmaya, hastayı tedavi etmeye, delileri korumaya vs. Bu bedenleri
mekana yerleştirme, onları dağıtıma tabi tutma, hiyerarşik örgütleme, iktidar
merkezleri belirleme ve bu merkezlerin araçlarını ve müdahale biçimlerini
tanımlama tarzıdır ve içine koyduğunuz bireye göre okul, hastane, fabrika gibi
birçok yerde bu tarz uygulanabilir. Örneğin çalışkan bir işçinin 80 çift
ayakkabı üretebildiği bir fabrikada patron günde 100 çift ayakkabı üreteceğim
derse işçiler için işten atılmamak için tek seçenek ustabaşının denetlemesine
bile gerek kalmadan gönüllü olarak konulan hedefe yaklaşmaya çalışmak
olacaktır. Bir okulda öğretmenin her hangi bir konu için yapılması gerekenler
için belirlediği baraj öğrenciler için ulaşılması gereken hedef olacaktır.
Diğer öğrencilerden geri kalmamak için öğretmenin gözetimine gerek kalmadan
kendi isteğiyle çalışacaktır. Bu da gözetleneni de içine alan bir iktidar
oluşturmaktadır.
Bu şema
uygulanışının her birinde, mükemmel bir şekilde uygulanmasına olanak sağlar.
Çünkü iktidarın uygulandığı kişiler arttırılırken, iktidar uygulayanların
sayısı azaltılabilir. Çünkü her an müdahale söz konusudur ve sürekli baskı,
sorun daha çıkmadan önce etki eder. Panopticon mekanizması mimari ve geometriden
başka bir fiziki araca sahip olmadan bireylerin zihinlerine yine onların
zihinleri üzerinden etki etmektedir. Panopticon şeması iktidarın ekonomisini
sağlamakta,etkinliğini sürekli işleyişi ve mekanizmaları aracılığıyla
sağlamaktadır.
Panopticon
mekanizması; iktidara dışardan dayatılan katı bir uygulama değil de onun
işlevlerini arttırmak üzere, en ince kılcala kadar onun içinde bulunmasıdır.
Panopticon tarzı yeniden meydana getirme yerine çözme yetisine sahiptir. Yani
ahlakı yeniden üretme, ekonomiyi yeniden yapılandırma yerine bunları çözme
yoluna gitmektedir.
Tek bir kişi
tarafından, bu kadar çok ve farklı bireyi incelemeye olanak sağlayan
Panopticon, aynı zamanda en küçük gözetmenin bile gözlemesine olanak
sağlamaktadır. Yani gösteren makine bireylerin gözetlenmesine olanak sağlayan
karanlık bir odayken, artık iktidarın da halk tarafından denetlenebileceği
şeffaf bir bina haline geldi.
Panopticon bir
çoğalma rolüne sahiptir. İktidarı düzenleyip onu daha etkin hale getirmek
istiyorsa da, bu iktidarın bizzat kendi için değildir, üretimi arttırmak,
ekonomiyi geliştirmek, toplumsal ahlak düzeyini yükseltmek içindir.
Üretkenliğin arttırılması için de iktidarın en ince kılcalla kadar sürekli bir
şekilde uygulanmasına bağlıdır.
Disiplinler
başlangıçta sıkıntıları ortadan kaldırmak, tehlikeleri zararsız hale getirmek
için oluşturulmuşlardır. Fakat sonraları artık onlardan bireylerin yararlarını arttırmaları
beklenmiştir. Çünkü bunu yapabilecek seviyeye ulaşmışlardır. Atölye disiplini
saygılı olmanın, dalga geçmemenin bir uygulayıcısıyken verim artırımına
hareketin hızlanmasına da olanak sağlamıştır.
Bir yandan
disiplin kurumları çoğalırken, bir yandan da kurumsallıktan çıkma eğilimi
göstermiş, aktarılabilir ve uygulanabilir esnek denetim mekanizmaları halini
almıştır. Örneğin Hıristiyan okullarında sadece çocukların ahlaklı bir şekilde
yetişmesi sağlanmıyor, aynı zamanda aileleri hakkında bilgi sahibi olunuyor ve
hayat tarzları, adetleri gelirlerine ilişkin bilgiler ediniliyor. Bu hastaneler
için de geçerlidir. Daha küçük hastaneler mahallelere yayılarak halkın
sağlığını korumanın yanı sıra herhangi salgına veya önemli hastalıklara karşı
da bilgi toplamaktadır. Disiplin mekanizmalarının kapalı kurumlardan itibaren
değil de toplum içine dağılmış olan denetim odaklarından itibaren
yaygınlaştıkları görülmektedir.
Polisiye iktidar
artık denetim için yeterlidir. Ancak icra ettiği iktidar tipi ve araçları
kendine özgüdür. Oysaki bu toplumsal bünyenin tamamına yayılmak zorunda olan
bir aygıttır.
Disiplin ne bir
kurumla, ne de bir aygıtla özdeşleştirilebilir; o bir iktidar tipi,onu icra
etmenin bir tarzı olup devletin iktidarı haline gelmiştir. Polisin düdüğü veya
arabasının sireni bile, bir aletler, düzenekler bütünü içermektedir. Toplumsal
karantina olan kapalı disiplinlerden, Panopticon tarzının sonsuza kadar
genelleştirilebilir mekanizmalarına kadar giden disiplinsel bir toplumun
oluşumundan söz edilebilir. Bunun nedeni; bu tarzın iktidarın etkilerini en
uzak ve en küçük noktalara taşıyarak diğerlerinin arasına sızmış olmasıdır.
Disiplin
toplumlarının oluşumu içlerinde yer aldığı bazı tarihsel süreçlere gönderme
yapmaktadır:ekonomik, hukuki-sosyal, bilimsel süreçler. İktidarın uygulanışının
mümkün olduğunca az masraflı hale getirmek, bu az masrafın yanı sıra
itaatkarlığın, üretimin ve verimin artırılmasını sağlamak. Disiplinler her
zaman denetimlerini yerine getirdikleri ve iktidarlarını egemen kıldıkları
zaman ve mekanda hukuku ne tam olarak ne de iptal etmiş bir biçimde kabul eder. Disiplin
mekanizması hukukun tersi yönünde işler. Ve bilimsel gelişmeler ve değişmeler
süresince yeni bilgilerin oluşumu ve birikimi sayesinde iktidar etkilerinin
artması. Bireyler hakkında toplanılan bilgi iktidarın etkisini arttırmakta,
iktidar bireyleri hep teste tabi tutmakta, fikirlerini bile bilgi olarak
toplamaktadır.
Sonuç olarak
Panopticon tarzı iktidarı dışarıdan uygulanan bir baskıyla değil o iktidarın en
küçük köşesine kadar işleyip etkisini arttıran bir mekanizmadır. Disiplin
toplumlarında bireylerin zararlarına önceden müdahale edip yarar sağlamalarına
olanak veren, ve bu toplumun birçok kısmında uygulanabilen ve iktidarı da bu
sistem içine alan bir aygıttır.
No comments:
Post a Comment